KORONA VE BİLİNÇALTI

KORONA VİRÜS VE BİLİNÇALTI
Merhaba sevgili dostlarım,
Bu gün sizlere son günlerde dünya gündemini dolayısı ile de bizim gündemimizi çok meşgul eden, FARKEDER derneğimizin asli misyonu olan FARKINDALIK açısından “malum corona virüs” ün bilinçaltı ile ilgisini izah etmeye çalışacağım. Büyük bir tevafuk eseri biz dün yani “15 Mart 2020 Pazar günü” FARKEDER derneğimizde gerçekleştirdiğimiz, 48 saatlik “manyetik hipnoz” eğitimimizi sonlandırmıştık. Konumuz hipnoz ve bilinçaltı olunca bu “malum ”durumumun bilinçaltı ile ilgisini enine boyuna anlattık. Bu günde sizlere mümkün olabildiğince kısa tutarak izah etmeye gayret edeceğim. Aslında bu husus tamamen tıbbi bir konu olması hasebiyle bizim bir akıl yürütmemiz söz konusu değil. Ancak, bizi ilgilendiren “bilinçaltı” ile ilgisi çok ilginç. Zira yaptığım araştırmalarda virüsler tıp bilimince tam olarak canlı sayılmıyor. Tutunmak, yaşamak ve çoğalmak için protein yapısına uygun bir “konak” yapıya ihtiyaç duymaktadırlar. Konunun uzmanlarının beyanına göre bu “konak” ACE/2 isimli bir protein. Bu hayati protein kalp, böbrek ve akciğerlerimizin yaşamsal fonksiyonlarını yerine getirmesi için çok değerli proteinler. Anlaşılacağı gibi bu virüsler bizim hayati öneme haiz proteinlerimize yerleşip, onları sömürerek bizi öldürüyorlar. Bu çok ilginç işlem; bilinçaltına indirgendiğinde çok tuhaf bir benzerlikle karşılaşıyoruz. Bizim bilinçaltımızda çoğu zaman, “bilinçaltı mühendislerince” ekilen “corona” tohumlarının, bilinçaltımızın çok verimli topraklarında yetişerek, ürettiği öldürücü zehirlerle “olumsuz düşünceler, korku, panik, yersiz endişe v.s” bizi olumsuz şekilde etkileyerek ölüme sürüklüyor. Ancak, çok hazindir ki biz hala bu bilinçaltı operasyonlarının farkında değiliz. Hatta bilinçaltı teriminin de tam karşılığını bilmiyoruz. Oysa yıllardır feryat figan anlatmaya çalıştığımız ve bu amaç için kurduğumuz FARKEDER derneğinde sık sık eğitim ve seminerlerle gündemde tuttuğumuz FARKINDALIK kavramının tam karşılığı bu gibi durumlarda toplumsal uyanışı sağlamaktır. Sevgili dostlarım, nasıl ki “corona” dinelen virüs; damlacıkların içinden havada uçuşarak, kahkahalarla sohbet eden insanların, birinden diğerlerine atlayıp, onların hayati proteinlerinden beslenerek toplumun büyük çoğunluğuna sirayet edip, ölümcül bir hareket başlatıyorsa; bilinçaltımıza atılan korku, endişe, panik gibi tohumlarda aynı şekilde tıpa tıp bir işlemle aynı sonuçlara gidiyor. Emin olunuz ki korku, endişe ve panik gibi duygularda “corona” kadar ölümcül ve tehlikelidir. FARKEDER derneği olarak biz özellikle bilinçaltı işleminin tam olarak nasıl işlediğini mümkün olabildiğince anlatmaya gayret ediyoruz. Bu konuda yirmi yıldan fazla bir zamandır edindiğimiz birikimleri insanlarımızın bilgisine sunuyoruz. Bana göre dünyanın kozmik dengesini ellerine geçirmiş; maalesef global anlamda, morfik boyutta her türlü operasyonu yapabilen, kitlesel ölümlere ve ekonomik çöküntülere sebep olabilecek yetenekte ve donanımda bir zihniyet iş başında. Bu öngörü asla bir komplo teorisi veya şizofrenik bir sanrı, bir paranoya değil. Belki bizim dudak büküp küçümsediğimiz, komplo teorisi diye alay ettiğimiz ve öğrenmekte çok geç kaldığımız ama bu kan emicilerin çok iyi bildikleri bir bilim. Bu insanların ellerinde/emirlerinde ölümüne hizmet eden ve her an yeni bir yöntem geliştiren bilinçaltı operatörleri, algı sihirbazları, duygu cellatları ve işlerini takdire şayan mahirlikte icra eden; tüm insani değer ve erdemlerini sıfırlamış global ölçekli kan emiciler her daim iş başında. Bunlar muazzam bir itaat ve uyumla dünyanın her yerinde müştereken hareket ederek tek bir hedefe kilitlenmiş haldeler. Bu hedef BİLİNÇ KIYAMETİ denilen singularity. Birçok insanın daha adını bile duymadığı bu sistemin tüm teferruatlarını ve amaçlarını daha sonra arz etmek niyetiyle şu anda maruz olduğumuz durum için maksadını ifade etmek istiyorum. Bu sistemin şu andaki ana hedefi tüm dünya insanı korkunç paniklere sevk ederek, onlara çere olabileceğine inandırdıkları çipleri yerleştirmek. Bu çipler sayesinde robotik kodlamalarla insanları kendi amaçları istikametinde güdüleyerek yönetmek ve istedikleri gibi sömürmek. Biliyorum ki bu yazı bile insanların bilinçaltında bir takım olumsuz ektilere sebep olabilir. Ancak, bu hakikati hepimizin bilmesi gerektiğine inanıyor ve Allah’ın izniyle FARKINDA OL- arak bu çirkin tezgâha gelmeyeceğiz. Bahse konu bu organizasyonun elinde birçok zihin kontrol mekanizmaları ve acımasız yok edici virüsler mevcut. Bu zihinsel virüs, bilimsel virüsle birleşince önüne geçilemez bir toplumsal infial oluşturup, önemli miktarlarda ölümlere, büyük ölçekli çöküntülere ve dalgalanmalara sebep olabiliyor. Sevgili dostlarım, düşünebiliyormusuzun? henüz çip takılmamış olmamıza rağmen yurdumuzun tertemiz insanları bir anda marketlere, “makarnalara”(!), kolonyalara, maskelere v.s. hücum edebiliyor. İşin daha da acı tarafı insanlar bütün bunlara tedbir amaçlı bir davranış olarak algılıyor. Değerli dostlarım, yazıyı çok fazla uzatmadan; özellikle sosyal medya ortamında, kasıtlı ve bilinçli olarak malum zihniyete hizmet için yayılmaya çalışılan provokatif ve infial amaçlı hiçbir habere itibar etmeyiniz. Bu türden ülkemizin ulusal çıkarları ve toplumumuzun genel sağlığını ilgilendiren konularda siyasi ve ideolojik yaklaşımlarımızı bir kenara bırakarak, tek yürek olabilmeyi becerebilmeliyiz. Zira bu sadece bir virüs meselesi değil, küresel bir biyolojik savaş gösterisidir unutmayalım. Asıl virüs bizim bilinçaltımızda. Bilinçaltımızdaki virüsleri bulur da temizlersek biyolojik virüsler biri öldüremez. Sadece bir müddet salya sümük dolaşırız o kadar. Ayrıca ve özellikle, yine sosyal medyada çokça paylaşılan; sirke, turşu v.s. bazlı komik reçetelere ve yalan yanlış yazılara asla itibar etmeyelim. Son cümle olarak ben merak eden kardeşlerime bu konu ile ilgili kendi tahminimi söyleyeyim. Allah’ın izni ve inayeti ile biz bu virüsten en az etkilenen dünya devleti olacağız inşallah. Hepinize sonsuz selam ve sevgilerimle…
Bayram ERSOY